Diyarbakır 2 Şubesi

EĞİTİM-BİR-SEN DİYARBAKIR 2 NOLU ŞUBENİN NORM KADRO İLE İLGİLİ ÇALIŞMASI

EĞİTİM-BİR-SEN DİYARBAKIR 2 NOLU ŞUBENİN NORM KADRO İLE İLGİLİ ÇALIŞMASI (12/12/2018)

Norm kadro yönetmeliği ile ilgili oluşan belirsizlikler ve bazı sorunlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur:

 

1-) Yönetmelikteki en önemli belirsizlik veya sorun Asgari Kadro Sayısının hangi kıstaslara göre belirleneceğidir. Bu konuda yönetmelik lisans eğitimini baz almakla birlikte yönetmelikte aynı zamanda üniversitelerin norm kadro planlaması yapması beklenmektedir. Üniversitelerin bu kadroları yönetmelikte belirtilen lisans eğitimi hariç başka hangi durumlara göre belirleyecekleri ise açık değildir.

2-) Yönetmenliğe göre üniversitelerin büyük çoğunluğu asgari kadro sayısının iki katı kadar olan bir norma dahil olmuştur. Çünkü sadece 10 üniversite Araştırma, 5 üniversite ise “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma kapsamında belirlenen yükseköğretim kurumu” olarak belirlenmiştir. 130 devlet üniversitesinin 15’i hariç 115 tanesi normu, asgari öğretim üyesi sayısının 2 katı olan üniversiteler kapsama girmektedir.

3-) Yönetmelikle belirlenen norm kadro sayısının asgari sayısının 2 katı olarak belirlenmesi, uygulamada verilecek akademik eğitimin asgari düzeye yakın bir kadro ile verilmesini gerekli kılacağından, yükseköğretimde gelişme ve zenginliğin öngörülmemesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle norm kadro sayısının asgari öğretim üyesi sayısının 2 katı yerine, normal üniversitelerde 3 veya 4 katı olarak, Bölgesel odaklı misyon üniversiteler için 4 veya 5 katı ve araştırma üniversiteleri için de 5 veya 6 katı olarak belirlenmesi daha anlamlı olacaktır. Yükseköğretimdeki bir bölümün en fazla 6 kişi ile yürütülmesini öngörmek ve fazlasını da norm fazlası olarak tanımlamak konunun detaylı çalışılmadığını göstermektedir.

4-)  Norm kadro sayısının belirlenmesinde sadece bölgesel kalkınma yada araştırma üniversitesi gibi dar çerçeveli bir kriter yerine farklı kriterlerin eklenmesi gerekir. Bölümde öğrenim gören öğrenci sayısı, yüksek lisans ve doktora öğrenci sayısı, bölüm öğretim üyelerinin akademik çalışmaları, üniversitenin/bölümün ulusal/uluslararası derecelendirme sıralaması vs. gibi çoklu kriterlerin kullanılması gerekir. (Bunlar yönetmelikte belirlenmiş ancak uygulama esasları belirlenmemiş.)

5-) Araştırma yapma ve bilim üretme öğretim üyelerinin en temel sorumluluklarındandır. Üniversitelerin norm öğretim üyesi sayısının çok kısıtlanması, öğretim üyesi başına düşen öğrenci ve ders saatini artıracağından, öğretim üyelerinin ders vermeye odaklanmalarını gerekli kılacak, araştırma geliştirme faaliyetlerine ayrılacak zaman daralacaktır. Bunun sonucunda, Ar-Ge faaliyetlerinin bir çıktısı olan bilim üretme ile, akademik yükselmede zorunlu bir kriter olan bilimsel yayınlarda azalmaya neden olacaktır. Ülkemizde bilimsel araştırma faaliyetlerinin yürütülmesinde motor görevi yapan öğretim üyelerinin motivasyonunun ve ileriki dönemlerde sayısının da azalmasına neden olabilecektir.

6-) Yönetmelikte norm fazlası ifadesi kullanılmasına rağmen, norm fazlası sayılan akademisyenlerin hangi ölçütlere göre belirleneceği açıklığa kavuşturulmayı beklemektedir. Bu durum, üniversiteler tarafından farklı uygulamalarla, objektif olmayan yöntemlerle akademisyenlerin norm fazlası ilan edilmesine kapı aralayarak, mağduriyetlerine yol açacak bir belirsizliktir. Norm fazlası sayılan akademisyenler, ya başka üniversitelere gitmeye zorlanacak, ya da akademik yükselmelerinin önü kesilecektir. Ayrıca norm dahilinde yer alan bir öğretim üyesinin hak ettiği unvana atanması için nasıl bir yol izleyeceği ile ilgili bir hüküm yönetmeliklerde yer almamaktadır. Bu durumdaki bir öğretim üyesi kadro ilanına gerek duyulmadan hak ettiği unvana rektörlükçe atanabilmelidir. Bu durumun yönetmeliğe dahil edilmesi gerekmektedir.

7-) Hâlihazırda, Dr. Öğr. Üyeleri üniversitelerinde sözleşmeli olarak çalıştıklarından, süreleri bitip yeniden sözleşme yenilenmesi aşamasında, eğer o bölümde norm fazlası varsa öğretim üyesinin basit gerekçelerle sözleşmelerinin yenilenmemesine, mobbing uygulanarak kurumdan ayrılmasına veya kendisine başka kurum bulmalarına zorlanabileceklerdir. Dr. öğr. üyeleri akademik unvan almalarına (doçentlik) karşın, kadro haklarından mahrum kalacaklardır.

8-)  Mevcut araştırma görevlilerin doktoralarını tamamladıklarında, çoğunun üniversitede kadro bulması ve öğretim üyesi olarak atanma olasılığı azalacaktır. Bu durum yakın gelecekte araştırma görevlilerinin kendilerine başka kurumlarda iş arama, araştırma görevliliğine olan talebin çok azalması ile kalitenin de azalmasına neden olacaktır.  Aynı şekilde bundan sonra çıkacak Arş. Gör. kadro ilanlarına nitelikli kişilerin, akademik camianın gelecek vaat etme olasılığının azalması nedeniyle müracaatları da azalacaktır.

9-) Norm kadro uygulamasında üst kademeye yükseltilmelerde, öğretim üyesinin bir üst kademeye geçmesi için daima bir kadronun boş olması gerekeceği için akademik yükselme çıkmaza girecektir. Bu nedenle akademisyenlere kendi birimleri içerisinde ilana çıkılmadan, kurum içi akademik yükseltilme yapılmalı, dışarıdan alınması durumlarında ilana çıkılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

10-) Norm kadro fazlası olan, ancak Profesör sayısı yeterli olmadığı için henüz doktora programı açamamış bölüm veya programlar, öğretim üyelerinin norm kadro fazlası olması nedeniyle akademik yükselme yapamayacaklarından, bundan sonra hiçbir zaman doktora programları açamayacaklardır.

11-)  Üniversitelerdeki aynı bölümlerin anabilim dalı sayısı, üniversiteden üniversiteye farklılık göstermektedir. Anabilim dalı sayısı fazla olan bölümler diğerlerine göre norm kadro sayısı açısından daha avantajlı olacaklardır. Diğer bölümler de daha fazla kadro almak için yeni anabilim dalı açma talepleri olacağından,  bu talepleri karşılamada idarenin adaleti nasıl sağlayacağı meçhuldür. Fen fakültelerinde Bölüm statüsünde olan herhangi bir bölüm, Eğitim fakültelerinde Anabilim dalı statüsünde yer almaktadır. Örneğin Fen Fakültesi Fizik, Biyoloji ve Kimya bölümlerinin 5’er anabilim dalına sahipken aynı bölümler Eğitim Fakültesinde anabilim dalı düzeyindedir. Dolayısıyla Fen fakültesindeki bir bölümün norm kadrosu Eğitim fakültesindeki aynı bölümün (ki burada anabilim dalı seviyesine indirgenmiştir) norm kadrosunun 5 (beş) katı gibi avantajlı bir durum göstermektedir.

12-) Yönetmeliğe göre, asgari kadro sayısını aşan bütün atamalarda, kadroların en fazla 2/3’ü aynı unvan için kullanılabilecektir. Bu durumda mevcut durumda örneğin Profesör kadrosu bu oranın üzerinde olması durumunda, geriden gelen hiçbir akademisyenin akademik yükselmesi mümkün olmayacaktır. Eğer kanun ve yönetmeliklerde gerekli değişiklikler yapılıp, akademik yükselmeler askeri hiyerarşi benzeri olarak hizmet yılı, eğitim hizmetleri ve akademik çalışmalarla birlikte objektif değerlendirilerek özlük haklarda kayıp yaratmayacak bir yöntem bulunursa, norm kadrolarda aynı unvan sınırlaması sorunu ortadan kalkabilir.

13-) Mevcut yönetmelikte; Tüm üniversitelerin anabilim dalı bazlı öğretim üyesi verisine ulaşılamadığından Süleyman Demirel Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Kafkas Üniversitesi ve Batman Üniversitesinin mühendislik fakülteleri seçilerek bu fakültelerin bölümlerinden anabilim dalları sayılarının belli olanları ve öğrenci alan bölümleri değerlendirildi. Buna göre 48 bölüm değerlendirmeye tabi tutuldu. Bu durum norm kadro yönetmeliğinin ülkemiz gerçeklerinden bihaber, alelacele ve doğal olarak özensiz yapıldığını göstermektedir.

14-) Bir anabilim dalında 6 öğretim elemanı şartı nedeniyle tamamı Dr öğretim üyesi olan bir ABD ‘da öğretim üyeleri hak ettikleri kadroya atanamadıkları için Lisansüstü programlar açılamayacaktır. Çünkü Doktora programı için en az 2 doçent ve 1 prof veya 3 tane Dr öğretim üyesi üstü öğretim elemanı gerekmektedir. Bu durum norma takıldığı için çözülemeyecektir. Halbuki öğretim elemanının akademik çalışmaları yapıp şartları sağladıktan sonra kadroya atanması akademik bir gereklilik olmayıp daha ziyade özlük haklarla ilgilidir. Bir kişinin özlük haklarının akademik çalışmaların önüne geçmesi doğru değildir. Ayrıca Belirli bölümlerde (eczacılık, mimarlık vd.) ve iyi eğitim almış adaylar üniversite dışında istihdamı daha caziptir. Bu durum araştırmacı olmak isteyen genç araştırıcıların gelecekle ilgili endişeleri nedeniyle heveslerini kıracaktır. Tıp fakülteleri öğrencisi olmayan yabancı diller yüksekokulları servis dersi veren bölümlerde norm kadronun nasıl uygulanacağına da belli değildir.

Sonuç olarak; kaynakların daha etkin ve verimli kullanımını temin etmek, öğretim üyesi dağılımının ülke düzeyinde daha homojen olmasını sağlama amacına yönelik olarak düzenlendiği düşünülen norm kadro uygulamasının mevcut haliyle uygulanmasının daha fazla sorun yaratacağı, ülke hedeflerine ulaşmaya yarar değil zarar vereceği, üniversitelerin gelişimine katkı sağlayamayacağı beklenmektedir.  Üniversiteler arasında öğretim üyesi dağılımını homojenize etmek için sorunların temel nedenleri tespit edilerek çözüme ulaşılması için çaba gösterilmeli, çözüm önerileri tüm taraflarca tartışılarak uygun bir zaman sürecinde, kademeli olarak uygulamaya geçilmesi daha makul bir çözüm olarak görülmektedir.

                                                                                                        Yüksel GÜMÜŞ

                                                                                                    Eğitim Bir-Sen Diyarbakır 2 Nolu

             Şube Başkanı